'Süresiz Nafaka' tartışması uzun süredir Türkiye’nin gündeminde.. Halihazırda mevcutta bulunan nafaka yasasının içeriğinin yapılandırılması ve güncellenmesini bekleyen binlerce mağdur her platformda seslerini duyurmaya çalışıyor.
Yasa hakkında iyileşmeye yönelik talepler ve öneriler dikkate alınarak yapılması planlanan kanun işlevsel olacak mı?
İçeriğinde neler var? Halihazırda devam eden süresiz nafaka meselesi nedir ?
Süresiz nafaka uygulaması 1979'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilerek imzaya açılan CEDAW -Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Engellenmesi Sözleşmesinin 1985'te ülkemizde kabul edilmesiyle başladı.
Türk Medeni Kanunu çekişmeli boşanmalarda eşit veya daha az kusurlu olan eşin boşanma sebebiyle zora düşecek eşe geçimini sağlaması noktasında kişinin mali gücü ile orantılı olarak 'Süresiz Nafaka' verilmesi kararlaştırdı.
Nafaka ödeyen kişi biten evliliği yüzünden bir ömür cezalandırılıyor mu?
Nihayetinde hayatlarını birlikte devam ettirmek istemeyen, evlilik çatısı altında olmak istemeyen, birarada anlaşamayan eşlerin bir ömür birbirini bakmak, birbiriyle muhatap olmak zorunda bırakıldığı, nafakayı veren ve alanın iş hayatından elini eteğini çekerek çalışmamaya başladığı veya çalışsa bile ve kayıt dışı istihdama yöneldiği sonuçlarını doğuran bu yasa ekonomik alanda da mağduriyete sebep olmaktadır. Uzun yıllar süren davalar boşanma akdinin gerçekleşmediği için düzenlenmeyen hayatlar toplum hayatının altında adeta bir dinamit gibi patlamaya hazır beklemektedir.
Süresiz Nafaka ve ortaya çıkardığı durumlar yüzünden tekrar evlilikler gerçekleşemiyor, olası bu gibi durumlarla karşılaşma ihtimali yüzünden nikahsız evlilikler çoğalıyor, toplum normları karmaşıklaşıyor.
Boşanma süreçlerinin uzun sürmesi ise bir çok yeni sorunları beraberinde getirmeye devam ediyor. Şiddete ve her iki tarafın ekonomik sıkıntılar yaşamasına neden oluyor.
Yasalar önünde eşitliği ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için uygulanan bu denklem toplumun yarasına merhem oldu mu?
Kadını ve erkeği birlikte güçlendirdi mi?
Yoksa kadına can veren suda erkek boğuldu mu?
Daha yalın ve yavan anlatımla bakıldığında;
İlaçlar verilir hastaya şifa olsun diye, kullanmadan önce açarız okuruz prospektüsünü; ilaç kullanan kişilere bilinçlenmesi içindir yazılar, ilaç nedir, ilacın yan etkileri nelerdir ve içeriğinde kullanılan ürünler nedir, bu kağıt üzerinde yazılır. İlacı kullanan kişi hangi ağrısının iyileşeceğini, hangi yan etkilerle karşılaşacağını az çok tahmin eder. Karşılaşma ihtimali olan durumları gözden geçirir ve ona göre kullanır. Yan etkisi şifasını geçmez, yan etkilerin şifasını geçme ihtimali olduğunda ise ilaçlar doktor tyarafından verilmez, hasta tarafından kullanılmaz. Süresiz nafakada gelinen süreç aslında tamda budur.
Fikren ve ruhen evliliklerin bittiği, sadakatin kalmadığı, nikah akdi sona eren evlilik neticesinde eşit veya daha az kusurlu eşin devam eden hayatını zora sokmamak ve maddi yükünü kolaylaştırmak amacıyla kabul edilen yasa kontrolsüz bir güç, tetikteki silah haline geldi. Uygulama amacıyla eşleşmeyen sonuçlar yüzlerce yeni mağdur oluşturdu ve bu mağduriyet bir ömür boyu imza altına alındı.
Peki bir mağduru korumak için yeni mağdurlar ortaya çıkarmak çözüm müdür?
Bu durumun ömür boyu müebbetten farkı nedir?
Gerçekten bu işin bu kadar ciddi boyutlarda olduğunu bilmiyordum. Süreci ve sonuçları incelediğimizde 'Süresiz Nafaka' konusunda acilen yeni bir anayasal düzenleme ve uygulamaya ihtiyacımız olduğunu görmekteyiz. Süresiz nafaka binlerce insanı mağdur ederken çözüm yolları üstünde yoğun bir şekilde çalışılıyor.
Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı İnsan Hakları Eylem Planı’ndaki faaliyet başlıklarından olan 'uzun süren boşanma davaları'na yönelik düzenlemeyle, sürecin kısaltılması hedefleniyor.
Yeni düzenlemede neler var?
Gözler süresiz nafakayı ortadan kaldıracak yargı paketindeyken Adalet Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı düzenlemelerden' çekişmeli boşanma'nın kolaylaştırılması, meclis gündemine getirmeyi planladığı 6. Yargı Paketiyle düzenleme yasalaşırsa, boşanmak akdinin gerçekleşmesi için tüm anlaşmazlıkların karara bağlanması beklenmeyecek. Çekişmeli boşanma davalarında, taraflar tazminat, velayet, nafaka, eşler arasında kusurun kimde olduğu gibi etkenler boşanma davalarının uzamasına neden olan mahkeme, velayet ve nafaka konusunda anlaşılması halinde boşanma kararı verilebilecek.
Tazminat ve diğer uyuşmazlık konularında ise dava, boşanma sonrasında devam edip, karara bağlanabilecek. Bu konuda aile arabuluculuğu mekanizmasının işletilebileceği belirtiliyor. Ancak, arabuluculuk, aile içi şiddet nedeniyle açılan boşanma davaları için uygulanmayacak.
Çekişmeli Boşanma Kolaylaştırılıyor mu?
'Süresiz Nakafa' 'sınırsız süre' olarak tanımlandığında çözümden çok sorunlara yol açtığını aldığımız sonuçlarda gördük. Bu hakka en kısa zamanda 'süre sınırlandırılması' getirilmelidir. Meclis'e sunulması düşünülen düzenlen düzenlemede; süresiz nafakanın sınırlandırılması ve bu sınırlandırma; talep edenin yaşı, evlilik süresi, eğitim durumu, boşanmadaki kusur oranı, boşanma akdi gerçekleştikten sonra iş hayatına atılabilmesi için mesleki beceri ve yeterliliği gözönünde bulundurulmalı, herkese aynı anda uygulanan bir model değil, 'kişiye özel hap' niteliğinde çözümler özenle ve önemle üretilmelidir.
Boşanma davasında ilk celsede boşanma ve nafaka kararı verilmeli, tedbir nafakası ortadan kaldırılmalı, 1 yıl içinde de maddi-manevi tazminat, mal paylaşımı ve ziynet eşyası davaları sonuçlandırılmalıdır.
Kadınların ayakları üzerine daha sağlam basması sağlanmalı, nafaka talep eden kişinin yaşı, tekrar evlilik yapıp yapamayacağı, yaş haddinden çalışamayacak durumda olması, ciddi sağlık sorunları olması, çalışmasının önünde bir engel olmayan, kaldırılabilecek engelleri aşmasına destek olunması, eğitim ve mesleki becerisi olanların kadınların çalışma konusunda takibi ve teşviği sağlanmalı, yaşı sağlığı el veren ama mesleği olmayan kadınların meslek edindirme kurslarında eğitimi sağlanmalıdır.
'Evlilik süresi kadar nafaka, sonrasında devlet desteği ?
Peki çözüm önerileri uygulamaya konulduğunda tüm sorunlar düzelecek mi ?
Bu çözüm olası muhtemel karşılaşılabilek soruları da beraberinde getiriyor aslında. Çok uzun yıllar evli kalan çiftlerde boşanma çok az sayıda olup bu durum istisnai bir durum olsa da kısa süreli evli kalan birisinin en az davası uzun sürdüğünde, süresiz nafaka yıl sınırlaması neye göre belirlenecek ?
Ortaya çıkan açık ne olacak? Evli kalınan 25-30 yılın sonunda boşanan veya sağlık sorunları sebebiyle çalışamayan kadınlar hariç boşanan her kadının "Devlet Destekli Nafaka" sisteminden faydalanması yeni suistimallere sebep olacaktır.
Sadece bu mantıkla bile bakıldığında evlilik süresi kadar nafakanın uygulanamaz olduğu görülüyor.
Bu sorun neden büyüdü ?
Öncelikle ne istiyoruz ona karar vermeliyiz.
Binlerce mağduru doğuran 'süresiz nafaka' ile alakalı ne zaman bir çalışma gündeme gelse feminist gruplar ‘nafaka kadının kazanılmış hakkıdır’ ifadeleri ile baskı yaparak kamuoyunda bilgi karmaşasının fitilini ateşledi. Tuhaf olan yine aynı feminist grupları evlilik akdi devam ederken kadının güçlenmesi için erkeğin ekonomik gücüne ihtiyacı olmasın diye kadınların çalışması gerekliliğini savundular.
Kendi ifadeleri ve istekleri ile çelişen kadınlar kadınlara güç kazandıramazlar.
Uzun sürecek olan evlilikler özendirilmeli, teşvik edilmeli ve ödüllendirilmeli
Burda aklımıza şu soru geliyor. Acaba evlilik ve ev kadınları için uygulanacak kısmi veya genel sigortalarla kadının ayakları üzerinde kalması sağlayabilir mi ? Evliliğin devamına etki edebilir mi?
Ancak kalıcı çözümler ile kadın ile erkek çekişmesinin ve sorunlarının önüne geçilebilir.
Süresiz nafakanın mağduru sadece erkekler değil
süresiz nafaka mağdurları arasında kadınlarda var. Önceki eşlerine nafaka ödeyen eşler kurdukları yeni aile hayatlarında oldukça huzursuz zamanlar yaşıyor.
Kısa süren evliliklerde nafaka olmamalı
Kısa süren evlilikler ve sonrasında çok uzun yıllar ödenen ve ne zaman biteceği sadece karşı tarafın evlenmesine veya vefat etmesine bağlı olan bir sürece bağlı olan 'süresiz nafaka' toplumun mihenk taşı aile hayatının kurulması noktasında tedbirli ve temkinli bir nesil ortaya çıkardı. Evliliğe soğuk bakan,
gençleri ve akabinde tarafları evlilik dışı hayata itiyor.
Evlenip yuva kurmaktan korkan gençlerle karşı karşıyayız. Aile kurulmasının önünde olan bu engel toplumu ayakta tutacak olan ailenin kurulmadan dağılmasına yol açmaktadır. Aynı zamanda kısa süreli fırsat evlilikleri adı altında kısmi bir sektör oluşturmaktadır.
1988 yılından beri varolan süresiz nafakaya hangi açıdan bakarsak bakalım kanayan bir yaradır.
İslami açıdan baktığımızda evlilik akdi gerçekleşmeden kadının talep ettiği ve erkeğin ödemeden veya helallik almadan akdin gerçekleşemediği 'mihir hakkı' aslında tam bu durum içindir.
İslamda mihr - mehir vardır,
İslamda kurallar bellidir.
Boşayan erkek ise
iddet süresince kadını barındırır, boşanma kesinleşmemiştir.
Haliyle iddette nafaka kocasının yükümlülüğüdür. Sonrasında ise gebelik yoksa nafaka yoktur. Boşanmayı isteyen kadın ise boşanmak için fidye öder. Bu durum kuranda ayetlerle belirtilmiştir.
İslam, kadın hakkını korur.
Süresiz nafaka yüzünden anlaşamayan eşler ayrılmıyor fakat bu durum kadına yönelik şiddetin artması olarak karşımıza çıkıyor.
Ömür boyu nafaka kadını güçlendirmek yerine pasifleştirmekte, nikahsız yaşamaya, çalışmamaya, çalıştığında ise kayıtsız çalışmaya, yeniden evlenmemeye, nikahsız birlikteliklere itmektedir.
Her eşitlik adalet değildir.
Boşandığı kadından rızası dışında faydalanmak isteyen erkek toplum nezdinde 'sapık, arsız, namussuz, şerefsiz, onursuz' olarak sıfatlandırılırken boşandığı erkekten rızası dışında faydalanmak isteyen kadın ne düşünüyoruz?
Nikah akdi ile bağlanmayan eşler nafaka bağı ile bağlılar!
Yıllar önce yaptığı evlilikten dolayı yüzünü unuttuğu kadına yıllar boyu nafaka ödemek zorunda kalan mağdur, borcunun ne zaman biteceğini bilmek hakkına sahiptir. İştirak nafakasında bile kendi evladına 'öğrenciliği bitene kadar ' diye sınırlandırılmış bir nafaka öderken, birlikte yaşamını sonlandırdığı, hukuki ve manevi hiçbir bağı kalmadığı kişiye süresiz nafaka ödemek başlı başına bir meseledir. Fakat burada mesele ne nafaka, ne kadın, ne erkek değildir.
Mesele nafaka süresidir!
Asıl mesele süresiz ibaresidir.
'Süresiz' ibaresi çözüm için seçilen hukuki yolu sorgulatmakta kişiler arasında ömür boyu husumet nedeni olmaktadır. Tarafları mağdur etmeden hakkaniyet içinde çıkması beklenen yasaya hiçkimse tarafından, hiçbir şekilde siyasi bir konu olarak bakılmaması gerekir. Bu konu siyasi değil toplumsaldır. Birçok siyasi parti konuyu siyasileştirerek, çok ciddi toplumsal bir sorunun çözümünü engellemekte ve geciktirmektedir.
İnsanları aile müessesesinin temel taşı evlilikten soğutarak, yalnızlığa iterek, yaşadığı toplumda maddi, manevi tükenişe sürükleyen 'süresiz nafaka ' meselesini;
önce insan, önce yaşam hakkı düşüncesi ön planında
değerlendirerek, insan hakları ihlalelerine set olması umuduyla güncellenmesi ve yapılandırılması gerekmektedir.
Bu noktada tamda bugünlerde meclisten çıkacak olan müjdeyi heyecanla bekliyoruz.
19 Ağustos 2024 tarihli yeni yazı için TIKLA
Sonunda sesimizi duyan oldu.
YanıtlaSilHarika bir konu secimi olmuş.
YanıtlaSilTebrikler.
Bu konunun diğer boyutu da şu Kadınların "Kadını Şiddetten Koruma Kanunlarını" Nasıl İstismar Ettiği https://www.youtube.com/watch?v=pgQNszS6GaY
YanıtlaSilSüresiz nafaka ilkelliği bitmeden evlenmeyin.
YanıtlaSilBen 16 yıldır ödüyorum HUZUREVİ'nde kalıyorum evlilik süresi kadar olursa ömrüm yeterse Nafaka icrasız emekli maaşı alacağım %56 engelli ve kanser hastasıyım evlilik süresi olursa çocuk yap evlilik düzelir demicek erken boşan az Nafaka öde düşüncesi yaşlı erkekler için bir söz vardır emekli olunca evde nasıl çekecem 65 yaşında emekli olan kocadan boşan ölene kadar Nafaka al devri başlar yaşlı boşanma %500 attar adam gitsin Huzur'evi ne OLMAZ 1988 e kadar 1 yıl şimdi en fazla 5 yıl olsun evlilik kısa uzun diye yaparsanız evlilik sürmez yaşlı evli kalmaz Ahmet BEBEK KAPTAN Ordu Huzur'evi sakinlerinden selamlar
Sil